22 Ağustos 2009 Cumartesi

kolera-bilinmezlik

Kapı çalarsa lütfen açma yok kimseyi beklediğim
Sanki cinayet işledim ve yok cesedi saklayacak yerim
Güneş hergün uyandırır günü güne günüaydın denilmez
Nöbeti devralır gece ona iyi geceler dilenmez
Yakaladınmı tartakla çek saçını öğrenin
Cehennemin tutuşturulduğu vakti artık öğrendim
Lütfen içinden bağır ağrılı başım ne bu garez ?
Ses çıkarma alma nefes parmak uçlarında gez
24 saat inşaat sesleri sürer kafamda
Bir kıbıldasam devrelecek kafama büsbüyük bina
Tek parça geldim diye darganmadım sanma
Bir ben bulanıyorum kızıla bir bulanıyo kızıl bana
Bir tavuz kuşuna binip buralardan artık gideceğim
Acıkırsam cebimdeki yaşlı yusufcukla besleneceğim
Ne yazıkki unutmak istediklerimi bileceğim
Bir iskambil eve taşınıp ilk depremde öleceğim


Aklımı kaçırmak üzereyim ben çürük bir düzeneğin üzerindeyim
Neyin beni beklediğini bilmemekteyim her yerde bilinmezlik var

*** *** ***

sagopa kajmer-sürahi

off etti cana tak malesef çaresi yok yalnızlıgın
sende koparamadın halatların yeter artık nazlandıgın
aglama kıyamam ıslanır buklelerin
aklına geldikçe uktelerin
zaman makası ipleri keser sona kaç var pişmanlık için çok geç ama kabus için henüz erken


gelecek çılgınlıklar zincilermeseydi bir zamanlar benim için
geçmiş göz yagmurlarımı biriktirdigim sürahi kader verdi ilahi
kabullendim vallahi...


*** *** ***

sagopa kajmer-kargaların kargasası


İlerde bir kaç yol var belirgin değil
İlerle durmak ayak yorar beklemek çözüm değil
Aklımdaki mezar bir kişilik değil
Ve sen suçlu değilsin duygular kendini öldürür.
Saçmalar dilin söver ve eşyalarını yıkar
Kursak hevesle dolar
Kargalar çığlıkları basar
Huzurum kendini kasar
Karmaşık anlamsızlıklar ardışık yanılmalar
Sürekli uykuya yumulmalar hayatın içinden bu yansımalar
Büyük bir göç var ordan oraya kalbimden uzağa
Emin yerlerden tuzağa aydınlık patikalardan derin karanlık ormana
Bigün neden yok sormana gerçekler katılır içi yalan dolmuş harmana
Köleler yürür içinde zincirlerden ayaklar
Mezar taşları gibi benzer insan insana
Konuşmak istersinde susar bülbüller boğazında
Tam dokunmak istediğinde o yıldız kayar ufkunda
Ama umudun gittiği seferden dönecektir yakında
Onu her an beklemek inanki bal tadında
Bu kuş konacak elbet bir gün bir dostun yurduna
Kalp evinin anahtarlığını koyma düşmanın avcuna
Ellerimi siper ettim gözlerim artık göremezlerim
Görünmekten aciz olanlardan artık habersizim

Hiç yorum yok: